Boyun Felci Belirtileri

Boyun Felci Belirtileri,

Boyun fıtığı ve kireçlenme nasıl başlıyor ?

Yaşanan bunca olumsuzluklar sonucu ilk başlarda yavaş yavaş disklerin içindeki su içeriği azalıyor. Biz bunun farkına varmıyoruz bile.

Sonra diskin iç tarafındaki liflerde, minik minik yırtılmalar başlıyor. Yine bizden habersiz. Bu disklerin içinde bulunan ve doktorların jelatinöz adını verdikleri sıvılar, bu minik yırtıklardan, her baskıda biraz fışkırarak veya normalde sızarak sinirler ve dokular üzerine yayılıyor.

Bir zaman sonra burada sinirler ve damarlar, dokular, eklemler görevini % 100 kapasiteyle yapmakta zorlanıyor. O zaman neler oluyor? Bardak taşıyor.

Doktorlar; boyunda sinirlere ve damarlara yapılan baskıya, boyun fıtığı diyorlar. Ön ve arka taraf eklemlerine yapılan baskıya da kireçlenme diyorlar.

Sonuçta her iki durum da, boynun deformasyonu anlamına geliyor. Her iki durum da hareket kısıtlığına ve ağrılara, vücutta birçok aksaklıklara sebep oluyor. Ama canınızı sıkmayın her ikisi de akupunkturla tedavi oluyor.
Fıtık nedir ?

Yaşanan bunca olumsuzluklar sonucu ilk başlarda yavaş yavaş disklerin içindeki su içeriği azalıyor. Biz bunun farkına varmıyoruz bile.

Sonra diskin iç tarafındaki liflerde, minik minik yırtılmalar başlıyor. Yine bizden habersiz. Bu disklerin içinde bulunan ve doktorların jelatinöz adını verdikleri sıvılar, bu minik yırtıklardan, her baskıda biraz fışkırarak veya normalde sızarak sinirler ve dokular üzerine yayılıyor.

Bir zaman sonra burada sinirler ve damarlar, dokular, eklemler görevini % 100 kapasiteyle yapmakta zorlanıyor.

Doktorlar; boyunda sinirlere ve damarlara yapılan baskıya, boyun fıtığı diyorlar. Ön ve arka taraf eklemlerine yapılan baskıya da kireçlenme diyorlar.

Sonuçta her iki durum da, boynun deformasyonu anlamına geliyor. Her iki durum da hareket kısıtlığına ve ağrılara, vücutta birçok aksaklıklara sebep oluyor. Ama canınızı sıkmayın her ikisi de akupunkturla tedavi oluyor.
Belirtileri nelerdir?

Boyun fıtığı ve kireçlenmelerinin en önemli iki belirtisi var. Biri ağrı, diğeri hareketlerde kısıtlılık. Genel bir sıralama yapılacak olursa:

Baş ağrısı ve baş dönmesi
Yorgunluk,
Halsizlik,
Sinirlilik hali,
Sık sık düşüp çıkan tansiyon,
Kalbe gelen baskı,
Kulakta çınlama ve uğultular,
Kollarda uyuşma ve karıncalaşma,
Güçsüzlük hissi,
Sabah yorgunlukları,
Gün içinde çabuk yorulmalar,
Gaz ve şişkinlik gibi haller.

Genel olarak ağrı boyunda olur. Bazen ağrı omuzlarda olur, kollarda olur, kürek kemikleri arasında olur. Kimi zaman boyunda olmaz, sadece kollarda vs olur. Siz hiç boyundan kaynaklandığını düşünmezsiniz.

Aslında boyun kireçlenmesi ya da boyun fıtığı olan hastaların, o kadar çok şikayetleri vardır ki… Bu şikayetlerin birçoğunun sebebinin, boyundan kaynaklandığını bilmezler. Hatta üzülerek söylemek gerekirse kimi doktorların da hatırına gelmez. Örneğin,

Kaç insan başı sürekli ağrıdığında boynundan şüphelenir? Ya da kaç insan bu şikayetle doktora gittiğinde doktor onun boynuna bakar?

Boynu sabahleyin tutulmuş halde kalkan çok insan dahi, soğuktan etkilendim vs diyerek, geçiştirmeye çalışır. Boyun kasları ha babam de babam, boynu eski haline çekmek için çaba harcarlar. Dolayısıyla gerilirler. Onların bu gerginliği spazma bağlı şiddetli kas ağrıları olarak ortaya çıkar.

Sürekli yorgunluk hissi duyar. Ama galiba kansız kaldım zanneder. Ya da tutar aklına en sonra gelecek olan korkunç hastalığı getirir. Yoksa kanser mi oldum der. Çünkü medyada sürekli bunlar ön plana çıkar. Vatandaş bunlarla adeta korkutulur. Rahatsız olan herkes ilk olarak bunu düşünsün istenir. Oysa yorgunluğun bitkinliğin sebepleri % 90 boyundan kaynaklanmaktadır.

Sık sık ateş basmalarının sebebi de boyundaki deformasyondur. Bazen tahammülsüz olduğunuzu hissedersiniz. Bunun da sebebi boyundan olabilir.

Omuzlardaki kollardaki ve parmaklardaki uyuşmalar da sizi panikletmeye yeter. Felç mi olacağım ne dersiniz. Ama boynunuza baktırmak ve tedavi ettirmek hiç mi hiç aklınıza gelmeyebilir. Bu arada boyun fıtığından felç olmak en son akla gelecek rahatsızlıktır.
Ellerde ve ayaklarda yaşanan karıncalanmalar yine aynı şekilde yorumlanabilir.
Tabi bunlar artık bardağın taştığı hallerdir. Sinirlere gerçekten ciddi ciddi baskılar yapılmaya başlanmış demektir.
Bu sebeple kimilerinde kollarda incelme bile görülür. Çünkü omurilik kanalı daraldığında vücut bir şey yapamaz hale gelir. Bacaklarda sertlik başlar. Kollarda güçsüzlük başlar.
Daha neler yapar bir bilseniz?
Ama biz şu kadarını söyleyelim, siz gerisini düşünün. Vücudu yöneten beyin iyi beslenemezse vücudu ne kadar yönetebilir?
İyi yönetilmeyen vücutta aksaklıklar meydana gelmez mi?
Öyle olunca, sindirim sistemi de, karaciğer de, safra kesesi de, bağırsaklar da vs etkilenmez mi? Elbette etkilenir. Hatta bu etkileşim bir zaman sonra, boyun fıtığına artırıcı faktör olarak yansır. Durum, tıpkı tavuk mu yumurtadan yumurta mı tavuktan olayına döner.
Boyun fıtığına aday mısınız ?

Duruş ve oturuşuna dikkat etmeyen herkes boyun rahatsızlığı yaşar. Bir de boyun fıtığına potansiyel aday meslek grupları vardır.

Şoförler,
Bilgisayar başında çalışanlar,
Masa başı iş yapanlar,
Telefon operatörleri ki, bazen telefon yoğunluğunda iki telefonu birden idare edeceğim derken, telefon ahizesini başıyla omuz arasında tutmak için boynunu bükerler ki, bu çok yanlış bir harekettir.
Kompresör ya da matkap gibi titreşimli cihaz kullanarak beden işçiliği yapanlar.
Boynu sağa sola, öne arkaya hareket ettirmeyip, rutin halde kalmasına sebep olan meslek gruplarında çalışanlar.
Aşırı stres içersinde bulunan kişiler

Boyun hareketsiz kalırsa ne olur ?

Boyun bölgesi yeteri derecede kan alamaz.
Beyin dokusu yeteri kadar kan alamaz. Bu durumda kalp beyine kan göndermek için daha çok zorlanır.
Sindirim sistemi etkilenir.
Hazımsızlık ve şişkinlik oluşur,
Bağırsaklarda gaz ve kabızlık oluşur,
Kollarda uyuşma ve karıncalanmalar başlar,
Karaciğer fonksiyonunu yerine tam olarak getiremez olur,
Böbrekler süzme görevini tam olarak yapamaz olur,
Kan dolaşımında aksamalar sebebiyle, kan dolaşımı sistemi zorlanmaya başlar,
Genel uyuşukluk baş gösterir,
Özellikle kol ve bacaklarda kuvvet kaybı ortaya çıkar,
Bunlar zaman içersinde vücuttaki bütün sistemi etkiler, vücudun dengesini alt üst eder.

Boyun fıtığı felç eder mi ?

Hayır
Boyun fıtığı ileri derecede insanı felç edebileceği söylenirse de bu söylemin ciddiye alınacak bir görüş olmadığı, tedavi uyguladığımız hastalardan edindiğimiz tecrübelerle ispatlanmıştır.

Gerçi boyundaki omurlarda bulunan diskler, ister istemez zaman içinde elastikiyetini kaybetmekte, sertleşmekte ve bu durum bazen boyun fıtığını meydana getirmektedir. Bu durumda fıtık damar ve sinirlere baskı yapabilir. Ancak durup dururken birden bire gelişen bir olay değildir. Yılların ihmali sonucu oluşur.

Felç ne zaman olabilir denilirse, ancak herhangi bir travma, trafik kazası, düşme çarpma gibi nedenlerle meydana gelen ani vakalarda felç olma ihtimali vardır.

O durumda ise hasta zaten derhal ameliyata alınır.
Bu gibi özel durumların haricinde boyunda felç oluşması en son kademedir. Zaten vücut o ana gelene kadar dayanılmaz ağrılarla sizi uyarır ve felç olmadan önce tedbirini almanızı sağlar.

Akupunktur tedavisi zaten bu noktada çok önemli görev üstlenir.
Belirli bir olgunluğa gelmiş insanda boyun fıtığı olması son derece doğaldır. Önemli olan fıtık sebebiyle sinirlere ve damarlara baskı olup olmamasıdır. Bu baskı tespit edildiğinde, en etkili tedavi yöntemi olan akupunkturla seanslar sonucu hasta baskılardan kurtulur ve eski sağlıklı günlerine kavuşur.
Boyun fıtığına ameliyat çözüm mü ?

Bu soruya evet ya da hayır demeden önce şöyle bir açıklamada bulunmak gerekecek.
Yukarıda belirttiğimiz gibi, yoldan geçen kırk yaş ve üzeri her yüz insanın boyun filmini çekseniz, en az % 30unda boyun fıtığına rastlarsınız.
Peki bu otuz insandan kaçta kaçı boyun rahatsızlığından şikayetçidir.
Belki beş on kişi, belki iki üç kişi
Peki diğerleri neden şikayetçi değil?
Bu soruya, şu soruyla cevap verelim:
Boyun fıtığından şikayetçi olan ne diyor?
Baş dönmesinden, kollarda uyuşmalardan, güçsüzlükten, yüksek tansiyondan, kulak çınlamasından vs şikayet ediyor.
Bu şikayetle doktora gidildiğinde MR ya da boyun filmi çekiliyor. Teşhis konuluyor:
– Sizde boyun fıtığı var. Rahatsızlığınız ileride büyür ve damarlara baskı uygular, sizi felç eder.
– Ne yapacağız peki?
– Bir süre takibe alacağız. Tedavi uygulayacağız, geçmezse ameliyat olacaksınız.
Oysa şahsın asıl sıkıntısı fıtık değildir. Fıtık nedeniyle oluşan ödemin damarlara ve sinirlere baskı uygulamasıdır.
Ya da duruş ve oturuş bozuklukları sebebiyle kaslarda oluşan gerginliktir. Elastikiyet kaybıdır.
Ya da yan bağların çapraz bağların görevini tam yapamamasından kaynaklanan durumdur.
Hastanın bu durumu iyi test edilmeden, direkt olarak fıtığın ameliyatına yönelmek, hem başarısız bir ameliyat meydana gelmesine, hem de hastanın ileride aynı şikayetlerle karşı karşıya kalmasına sebep olabilir.
Dolayısıyla ameliyat olmadan önce, hastanın durumu etraflıca incelenmeli ve tedaviye alınmalıdır. Burada en etkili tedavi yöntemlerinden biri akupunktur ve lazer akupunkturudur.
Boyun tedavi edilirse ne olur ?

Akupunktur ve lazer akupunkturu ile şahsın boyun bölgesi ciddi bir şekilde tedavi edildiğinde neler düzelir?
Kas sistemi çok iyi çalışır, yeterli elastikiyet sağlanır.
Tansiyon normale döner,
Kalpteki çarpıntılar biter.
Kalp ritim bozuklukları ortadan kalkar,
Sabah yorgunluğu biter, hasta sabahları dinç kalkmaya başlar,
Sindirim sistemi düzene girer, rahatlar,
Kabızlık, gaz, şişkinlik gibi durumlar ortadan kalkar,
Kulak çınlaması, uğultu gibi haller bir daha yaşanmaz,
Vücudun dengesi büyük oranda düzene girer. Böylece,
Boynu sağlıklı olan insan hastalıklara daha az yakalanır,
Hayata daha pozitif açıdan bakar,
Genel bağışıklık sistemi çok üst düzeyde olur,
Depresif durum, bir takım psikiyatrik rahatsızlıklar yok denecek kadar azalır,
Sempatik ve parasempatik sistem dengeli çalışır,
Karaciğer sağlıklı çalışır,
Karaciğer enzimleri sağlıklı salgılanır,
Kemik iliğinde düzenli miktarda kan üretilir,
Beyne düzenli kan ve oksijen sirkülasyonu olur.
Bağırsaklar düzenli çalışır.

Bağırsaklar gündüzleri, sindirim sistemimizin bir parçası olarak çalışırken, ne enteresandır ki gece hormonal sistem olarak vücuda seratonin salgılıyor. Seratonin stresi yok eden bir salgı. Her insanda gün içinde belirli oranda biriken stres, gece uyku halinde bağırsaklar tarafından salgılanan seratonin sayesinde bir sonraki gün nötralize edilmiş olur. Dolayısıyla akşam yorgun olarak yatağa giren normal insan, sabahleyin dinç olarak yataktan kalkar.

Boyunda rahatsızlığı olan kimsenin bağırsakları düzenli çalışmadığı için seratonin salgısı tam olarak gerçekleşmez. Böyle kişiler sabahleyin yorgun kalkmış olurlar. Sempatik ve parasempatik dengeler de kaynağını boyundan almaktadır.
Nasıl teşhis edilir ?

Hastanın şikayeti bu konuda çok önemlidir. Doktor hastasına şikayetleri dinleme esnasında doğrudan ve detaylı sorularla şikayetini anlatmada yardımcı olmalıdır.
İki yönlü düz boyun filmi ile, fıtığa ait düzleşme, eklem aralığında daralma, boynun açılanması, kireçlenme durumu ve derecesi rahatlıkla anlaşılabilir.

Bugün birçok merkezde MR ve tomografi ile boyun fıtığının ve kireçlenmelerinin değerlendirilmesi ileri tetkik metotlarıyla yapılıyor ancak iki yönlü düz boyun filmi çoğunlukla yeterli olur.

Eğer yeterli olmuyorsa o zaman doktorun MR istemesi gerekir.
Maraş Akupunktur ile boyun fıtığı ve kireçlenme tedavisi

Maraş Akupunktur ve Lazer Tedavi Merkezi olarak biz diyoruz ki, kaynağa inmeden uygulanan tedaviler yüzeysel olur.
Dolayısıyla Maraş akupunktur olarak biz ne yapıyoruz?
Hastalığın teşhisinde elimizde iki yöntem var.
Birincisi, modern tıpta uygulanan teşhis yöntemi.
Bu yöntem, hepimizin bildiği, bugünkü modern tıbbın imkanlarıyla elde edilen, bütün tahlil, tetkik, röntgen ve MR çekimlerinden yararlanılan teşhis yöntemi.
İkincisi, akupunktur teşhis yöntemleri:
Akupunktur teşhis yönteminde, kollardan nabza bakarak tanı koyma, dil üzerine bakarak tanı koyma, kulaktan dedektör uygulamasıyla tanı koyma vb gibi teşhis imkanları vardır.
Yani böylece bizim,
Hastamızın rahatsızlığını teşhis etmede iki türlü imkanımız oluyor.
Bu da hastalığa tam ve doğru teşhis koymamızı sağlıyor. Doğru teşhis ise tedavi konusunda hem hastaya hem bize büyük bir avantaj sağlıyor.
Gelelim akupunkturun tedavideki etkilerine
Bir kere şunu rahatlıkla söyleyelim ki,
Boyun fıtığı tedavisinde de akupunktur, bilinen tedaviler arasında en etkili olanıdır.
Çünkü;
Akupunktur, vücudu bir bütün olarak tedavi eder, yeniler
Neler yapar?
Vücuttaki bütün hücrelerde tamir bakım ve onarım faaliyetini başlatır.
Vücuttaki tüm bağ dokularını kuvvetlendirir.
Bu dokuların ve kan alması gereken tüm dokuların kanlanmasına sebep olur,
Vücutta ağrı adına ne varsa hepsini giderir.
Bağışıklık sistemini düzelterek şişkinlik, gaz, ekşime, kabızlık gibi birçok rahatsızlığı ortadan kaldırarak vücudun sindirim sistemini düzenler.
Bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar.
Bağışıklık sistemini dengeler,
Uykusuzluk, sabah yorgunluğu, halsizlik, stres gibi durumları ortadan kaldırır.
Beldeki ve boyundaki yapısal bozukluğu tedavi ederek, beyne kan ve oksijen gitmesini sağlar.
Damarların iç cidarlarındaki tahribatı ve pıhtılaşmayı dağıtır.
Ödem çözücü özelliği sayesinde, damarlar ve sinirlere yapılan baskıyı önler.
Rahatlayan sinirler sebebiyle ağrı ve şikayet ortadan kalkmış olur.
Vücudu zindeleştirir, gençleştirir.
Üstelik hiçbir yan etkisi yoktur.
Geleneksel tıp otoriteleri Boyun fıtığı ve kireçlenmelerin ideal bir tedavisi yoktur. diyerek ağrı kesiciler, antiromatizmal ilaçlar, kas gevşetici ve antidepresan ilaçlar, boyun korseleri, boyun egzersizleri tavsiye ederler.
Buna rağmen ilerleyen vakalarda cerrahi müdahale yaparlar.
Oysa akupunktur ile boyun fıtığında ve boyun kireçlenmesinde mevcut tedavi yöntemlerinden en az üç dört kat daha iyi neticeler elde edilmektedir.
Örneğin, ameliyat önerilecek safhaya gelmiş birçok hastamız, akupunktur tedavisi ile ameliyat olmaya gerek kalmayacak şekilde iyileşmişlerdir.
————————————————————————————————————————————————————-

Boyun Felci Belirtileri Boyun Felci Belirtileri, Boyun fıtığı ve kireçlenme nasıl başlıyor ? Yaşanan bunca olumsuzluklar sonucu ilk başlarda yavaş yavaş disklerin içindeki

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir