Greta Garbo Kimdir

Greta Garbo Kimdir,Greta Garbo Hayatı ve Biyografi

(1905)

İsveç asıllı ABD’li sinema oyuncusu. Sinemanın yarattığı en ünlü yıldızlardan biridir.

18 Eylül 1905’de Stockholm’da doğdu. Asıl adı Greta Louisa Gustafsson’dur. Bir işçi ailesinin çocuğu olarak yoksulluk içinde büyüdü. Babasının ölümü üzerine on üç yaşındayken bir berber dükkanında çalışarak yaşama atıldı. Çalışmakta olduğu bir süper- marketin reklam filminde ilk kez kamera karşısına çıktı. Sonra birkaç reklam filminde, ardından da bir güldürüde rol aldı. Kraliyet Tiyatrosunun sınavlarına girdi ve kazandı. Burslu olarak sürdürdüğü eğitimi sırasında yönetmen Mauritz Stiller tarafından keşfedildi. Onun çektiği Gösta Berling’s Saga’daki (Gösta Berling Efsanesi) rolüyle Avrupalı eleştirmenlerin övgüsünü kazandı.

1924’de Holywood’dan bir çağrı alan Stiller, Garbo ile de kontrat yapılması koşulunu ileri sürdü. Garbo ertesi yıl Hollywood’daki ilk filmi The Torrent2i (Şelale) çevirdi. M.G.M. şirketi onu büyük bir reklam kampanyasıyla tanıttı. Film bir yıl sonra gösterime çıktığında izleyiciden büyük ilgi gördü.

“Garbo efsanesi” böyle yayılmaya başladı. Ama, Stiller onun sonraki filmini yönetirken, stüdyo sahipleri ile anlaşmazlığa düştü ve İsveç’e döndü. Garbo onunla gitmedi. Holywood’da kaldı ve birbiri arkasından ününe ün katan filmleri çevirmeye başladı.

Yaratılan Garbo mitine uygun olarak, özel yaşamım basından ve izleyicilerden saklı tutuyordu. Çeşitli erkeklerle arkadaşlık etmesine karşın hiçbiri ile ilişkisi sürekli olmadı ve hiç evlenmedi. İlk sesli filmi Anna Christie, “Garbo konuşuyor” sloganı ile tanıtıldı. ilk güldürü filmi Ninotchka’nm (Gülmeyen Ka­dın) reklam sloganı ise “Garbo gülüyor” olmuştu.

Garbo, sinemada gizemli güzelliğinden başka, oyun gücüyle de eleştirmenlerin hayranlığını kazanmıştır. Gündelik yaşamında donuk, çekingen bir kadınken, kameraların karşısında bütünüyle değişik bir kişilik kazanması, ilk yıllarda, kendisiyle çalışan sinemacıları şaşırtmıştır. Perdedeki mistik tanrıça kişiliğini sanat yaşamının sonuna değin sürdürmüştür. “Tanrıça”, “sonsuzluğun düşler prensesi” ya da “sinemanın Sarah Bernhardt’ı” gibi tanımlarla anılması da bundan kaynaklanmaktadır. Sinemada çok farklı kişilikleri aynı başarıyla canlandırmıştır. Bazen saf, bazen basit, bazen karmaşık kişiliklere bürünmüş, ama hepsinde uzaktaki “gizemli bir sevgi­linin simgesi olmuştur. Bütün bu özellikleriyle hem erkek, hem de kadın izleyicileri kendine bağlamıştır. Filmlerinde kullandığı giysilerle ve saç biçimiyle tüm dünya kadınlarını etkileyen modaların çıkmasına neden olmuştur. M.G.M. stüdyoları, en iyi yönetmenlerini, en usta senaryo yazarlarını onun filmlerinde görevlendirmiş, yüzünü en güzel yansıtacak kameramanlarını seçmiş, onun için hiçbir masraftan kaçınmamıştır.

  • Eserleri (başlıca): Luffar Peter, 1922, (Çapkın Peter); Gösta Berling’s Saga, 1924, (Gösta Berling Efsanesi); Die freudlose Gasse, 1925, (Neşesiz Sokak); Flesh and Devil, 1927, (Ten ve Şeytan); The Kis, 1929, (Öpücük); Anna Christie, 1930; Mata Hari, 1931, Queen Christina, 1933, (Kraliçe Christina); Anna Karenina, 1935; Camille, 1937, (Kamelyalı Kadın); Conquest, 1937, (Umutsuz Aşk); Ninotchka, 1939, (Gülmeyen Kadm); Two-Faced Woman, 1941, (“İki Yüzlü Kadın”).

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir