Henry Fuseli Hayatı

Henry Fuseli Kimdir,Henry Fuseli  Hayatı ve Biyografi

(1741-1825)

isviçreli ressam ve yazar. Yapıtlarıyla Romantizm’in gelişimini etkilemiştir.

6 Şubat 1741’de Zürih’te doğdu, 16 Nisan 1825’de Londra dolaylarında Putney Hill’de öldü. Asıl adı Johann Heinrich Füssli’dir. Babası Johann Caspar Füssli (1705-1782) ressam ve sanat eleştirme­niydi. Tarihçi ve eleştirmen J. J. Bormer’in etkisinde kalarak tanrı bilim ve estetik öğrenimi gören Henry Fuseli 1761’de rahip olduysa da, hiç rahiplik yapmadı. 1764’de yazdığı siyasal bir taşlama nedeniyle Berlin’e kaçmak zorunda kaldı. Orada dönemin önde gelen yazarlarıyla tanıştı. Aynı yıl Winckelmann’ın Gedan- ken über die Nachahmung der griechischen Kunst (“Yunan Sanatının Taklidi Üzerine Düşünceler”) adlı kitabını ingilizce’ye çevirdi. Lear ve Macbeth’ten esinlenerek yaptığı resimlerle İngiliz büyükelçisinin ilgisini çekti ve onun çağrısıyla 1765’de Londra’ya gitti. Henry Fuseli adını da orada kullanmaya başladı. 1768’de resim öğrenmek için Roma’ya gitti ve Miche- langelo’nun yapıtlarını inceledi. 1778’de Zürih’e, bir yıl sonra da Londra’ya gitti. Orada edebiyatla uğraştı. Shakespeare’den, incilden ve Germen efsanesi Nibelungen’den esinlenerek çeşitli yazılar yazdı. Sir Jos- hua Reynolds’un atölyesinde resim çalıştı. 1790’da Kraliyet Akademisi üyesi, 1799’da da profesör oldu. Etty (1787-1849), B. J. Haydon (1786-1846), E. H. Landseer (1802-1873) ve Constable gibi ressamlara öğretmenlik yaptı. Yapıtlarıyla çeşitli sanatçıları etki­ledi.

Fuseli, gerek yazılarında seçtiği aşırı duygusal konularla, gerek resimlerinde yer verdiği hayaletler, grotesk yaratıklar ve karabasanlarla, o günlerde yeni yeni ortaya çıkan Romantizmin gelişimini etkilemiş­tir. Geleneksel kurallara uygun biçimsel kompozis­yonları ve büyük boyutlu tabloları 18. yy’ın Yeni Klasikçi (Neo Klasik) anlayışını çağrıştırır. Güçlü yaratıcılığı ve düş gücü ise Dışavurumcular’a(Expres- yonistler) ve Gerçeküstücüler’e benzerlik gösterir. Alman hayalciliğinin ve İtalyan Maniyerizmi’nin izleri de görülen yapıtlarında, Michelangelo’nun ye­niliklerinden, anlatım gücünden ve kompozisyon biçiminden etkilenmiştir.

Eserleri (başlıca): Kardinal Beaufort’un Ölümü, 1774; Karabasan, 1781, Sanat Evi, Zürih; Succulus, 1910, Sanat Evi, Zürih; Titiana, Botlom ve Periler, 1793, Sanat Evi, Zürih; Macbeth ve Cadılar, Petworth~ Şatosu, Sussex ingiltere.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir