Kulaklarımızı İyi Kullanabiliyor Muyuz?

(Bence hayır!)

Bir zamanlar çalışmakta olduğum hazırlık okulu arşivinde çok güzel filmler vardı. Bir gün bir öğretmen arkadaşıma bu filmlerden söz ettim. Bunun üzerine bana: “filmler, VHS videoları şeklinde değil de, DVD formatında olsalar seyrederdim” gibi ilginç bir cevap verdi. Bunun yerine sinema filmleri seyretmeyi sevmediğini veya buna ayıracak zamanı olmadığını söyleseydi daha mantıklı olurdu! Elinizde yaklaşık 200 adet kaliteli sinema filmleri olacak, siz sinemayla ilgili olacaksınız, ama bu filmlere DVD değiller diye bakmayacaksınız bile!

Gelelim kulaklarımıza

DVD çıkınca, VHS video bantlarına küsen zihniyet, görsel dokumanlar çıkınca da işitsel dokümanlara küsmez mi? Elbette küser! Fakat bence bu yanlış bir yaklaşımdır. Merhum Ayhan Songar bir araştırmadan söz eder: Bu araştırmaya göre, sonradan işitme duyusunu yitirmiş olan kişiler arasında depresyona girenler, sonradan görme duyusunu yitiren kişiler arasında depresyona girenlerden sayıca daha fazlaymış! Dolayısıyla işitme duyusu, sandığımızdan daha büyük bir öneme sahiptir.

Kulaklarımızı daha iyi kullanarak neler kazanabiliriz?

Sözün özü, bir kişi temsil sistemleri açısından görsel yöntemlerle öğrenmeye veya eğlenmeye daha eğilimli olabilir. Ama görsel birisi olarak, işitsel olmayı da öğrenerek, dinleme yoluyla da çok şey öğrenebiliriz. Bu konuda “negatif mükemmelci” olmayın. “Her şeyin ideal olması beklentisiyle, elindeki imkânları küçük görmek ve kullanmamak” şeklinde ifade edebileceğim bu anlayıştan uzak durun derim. Bir konudaki hedefiniz mükemmele ulaşmak olabilir, ama hedefinize ulaşmak için kullanacağınız araçlar, birim zamanda bütün beklentilerinizi karşılamak zorunda değildir. Meselâ tarihle ilgili bir konuda kendinizi mükemmel düzeyde geliştirmek isteyebilirsiniz, ama bu konuda kendinizi geliştirmek için kullanacağınız araçların her biri, sizin istediğiniz anlamda mükemmel olmayabilir. Meselâ siz ağırlıklı bir şekilde görsel algı sistemine sahip birisi olabilirsiniz ve işitsel yöntemler kullanmak size, bir şeylerin eksik olduğu hissini verebilir. Ama bu yanıltıcı bir histir. Bir konuya istediğiniz şartlarda eğilemediğiniz zamanlarda da, meselâ arabanızı sürerken, ilgilendiğiniz konuyla ilgili söyleşiler, seminerler vs. dinleyebilirsiniz.

Her videoyu seyretmek zorunda değilsiniz çoğu video dinlenebilir de!

Mutfakta, odanızı toplarken, yürürken, aracınızda seyahat ederken, toplu ulaşım vasıtalarında kısaca her yerde ve özellikle sadece motor becerilerinizi kullandığınız zamanlarda, işitme duyunuzu kullanarak yabancı dilde veya ana dilinizde seminerler, konferanslar, radyo, radyo tiyatroları, söyleşiler, sohbetler, yabancı radyolar, müzik vs dinleyebilirsiniz. Benim bir okuma listesi yanında dinleme listem de vardır. Ayrıca internetteki videoları da, özellikle sadece söyleşiye dayanan, fazlaca görsel yanı olmayan videoları da seyretmek yerine, sadece dinleyebilirsiniz!

Yazılı metinleri ses dosyalarına dönüştüren programlar da var!

Hatta bazı programlar, metinleri ses dosyası hâline getirebilmektedirler. Dolayısıyla bilgisayarınızdaki herhangi bir yazılı dokumanı, bu tür programlar vasıtasıyla ses dosyalarına çevirip-dinleyebilirsiniz. Benim dinleme serüvenim, televizyonun olmadığı zamanlarda radyo ve özellikle radyo tiyatrolarıyla başladı. Sonra ilk taşınabilir kaset-çalarımı edindiğim gün, Dire Straits’in “Love Over Gold” albümünü dinleyerek İstanbul gezisi yapma keyfiyle pekişti. O zamanlar “mavi kart” denen bir kartla bir ay içinde İETT otobüsleriyle sınırsız bir şekilde dolaşabiliyordunuz! O zamandan beri dinlerim ve elbette bu, seyretmediğim anlamına gelmiyor! Son zamanlarda dinlemekte olduğum eserlerden de size örnekler vermek belki konuyu daha canlı bir hâle getirebilir. Özellikle bloglarımı düzenlerken veya tercüme yaparken, Farklı uzmanların söyleşi videolarını, Milli Eğitim Bakanlığı, Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanmış olan bazı kitap eleştirilerini, Atatürk’ün “Nutuk” adlı eserini, bir Fransız radyo kanalını, Kur’an meali, İngilizce hikâye ve romanları vs dinliyorum.

Dinlemek ölü zamanları değerlendirmenizi sağlar

Her yerde dinleyebilirsiniz! Dinlemek size “ölü” zamanlarınızı değerlendirme fırsatı verir. Daha önce belirttiğim gibi, bu konuda negatif mükemmelci olmayın. Bir konuyu sadece dinleyerek öğrenemeyebilirsiniz, ama o konuda bir şeyler dinlemek, zihninizi o konuya aşina kılar ve zihninizde okumak, seyretmek vs gibi diğer türden çalışmalarınızla pekişecek bir zemin hazırlar. Gün içinde size amaçlarınızı uygun bir şekilde eğitim almanız için fazladan birkaç saat kazandıracak olan ve aslında tamamen yabancı olmadığımız bir alışkanlığı kazanabilirsiniz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir