Türkçenin Geçirdiği Evreler ve Osmanlıca

Eski Türkiye Türkçesi, Batı Türkçesinin 13., 14. ve 15. yüzyıllardaki ilk dönemidir. Eski Türkçedeki bazı ses ve şekil özelliklerinin hâla devam ettiği, henüz bağların kopmadığı en temiz devredir. Bunu izleyen Osmanlıca döneminde artacak olan alınma kelime ve terkipler şiirde yavaş yavaş gözükmeye başlar. Nesir dili henüz temiz ve sadedir. Bunlar devrenin sonuna doğru artarak Osmanlıcanın doğmasını sağlayacaktır.

Osmanlıca dediğimiz dönem, Eski Türkiye l Türkçesı dönemini takib eden. iç yapı bakımından önemli değişiklik ve gelişmelerin olmadığı, fakat dış yapı, yani alınma kelime ve şekiller bakımından gittikçe artan ve ağırlaşan bir yazı dili dönemidir. Şiir dili dc, nesir dili de kendinden önceki döneme göre çok farklılaşmış, herkesin anlayabileceği, konuşma diline vakın, sade özelliğini kaybederek yalnızca aydınların okuyabileceği ve yazabileceği, külfetli bir zümre dili haline gelmiştir. Dönemin sonlarına doğıu Arapça ve Farsça unsurlar o kadar çoğalmıştır ki cümlelerde bir iki edât veya fiilden başka Türkçe unsura rastlanamaz olmuştur.

20. yüzyılın başlarına kadar süren Osmanlıca dönemine tepkiler daha Eski Türkiye Türkçesi döneminden başlayarak Türkî-i Basit anlayışı ile sürmüş, aralıklarda dildeki bu yabancılaşmaya karşı mücadele Milli Edebiyat dönemine kadar gelmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’ nin kurulmasından sonra Harf İnkılabının kabulü, Türk Dil Kurumu’nun kurulması gibi gelişmeler Osmanlıcanın yazı dili olarak sona erdiğinin göstergesi olmuştur.

Türkiye Türkçesi, Batı Türkçesinin üçüncü dönemidir. 1908’de 2. Meşrutiyetin ilanı ile başlayıp Cumhuriyetin kurulmasına kadar olan devre Türkiye Türkçesinin ilk aşamasıdır. Tanzimatla başlayan dilde sadeleşme anlayışı genel olarak etkisini göstermiş, giderek İstanbul ağzını esas alan bir sade yazı dilini benimsemiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarına gelindiğinde artık Türkçe iyice sadeleşmiştir. Lâtin alfabesi, getirdiği yazma ve okuma kolaylığıyla bu hareketi oldukça hızlandırmıştır. Kuvvetli bünyesi sayesinde hem kelime düzeyinde artan Arapça ve Farsça kelimelere, hem de cümle düzeyinde görülen ağır tamlamalara uzun yıllar direnen Türkçe, artık bu dönemde silkinme, eski sade ve güçlü günlerine dönme aşamasına gelmiştir.

Aslında Türkçenin ses ve şekil, yani iç yapı bakımından her üç döneminin de çok farklı olduğu söylenemez. Fakat dış yapı bakımından, yani dilimize kurallarıyla birlikte giren alınma unsurlar bakımından üç devre de birbirinden oldukça farklıdır. Bugün, Batı Türkçesi bu son aşamasını Modern Türkiye Türkçesi de diyebileceğimiz dönemiyle gelişmesini sürdürmektedir.

One thought on “Türkçenin Geçirdiği Evreler ve Osmanlıca

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir