Seyyid Battal Gazi ve Mete Destanları

M S 395 yılında Roma’nın ikiye bölünmesiyle, Frigya, Bizans toprakları bölümünde kalmıştır Eskişehir ve çevresindeki şehirler, bu dönemde eski önemlerini yitirmişlerdir Sadece Pressinus ticaret yolu üzerinde bulunan Dorlion Kaplıcaları varlıklarını sürdürebilmiştir Bizans topraklarını istila eden Arap orduları , Eskişehir yakınlarına kadar gelmişlerdir 708 yılında Abbas Bin Velid ve 778 yılında Masan Bin Kataba burayı işgal etmiştir

7 yy’ın sonundan, 10 yy’ın sonuna dek 300 yıl süren Bizans-Arap Savaşları bazı efsane ve destanların doğmasına neden olmuştur Bunlardan en önemlisi Seyit Battal Gazi Destanı’dır Seyit Battal Gazi Destanı’nın Bizanslılarca uyarlanmış şekli “Digenis Akritas”destanıdır

Efsaneye göre Seyit Battal Gazi, Abbasi Halifeleri Mutasım ve Vathig zamanında yaşamıştır Fakat dünyaya geleceği, Hz Muhammed’e ölümünden önce Cebrail tarafından haber verilmiştir Bu yüzden peygamberin bir adamı mağarada saklanarak 200 yıl bekler Peygamberin sözünü yerine getirir ve Seyit Gazi’nin atı Aşkar Divzade’yi kendisine verir

Başka bir efsaneye göre: Seyit Gazi’nin babası Malatya Sultanı’nın ordusunda kumandandır Rumlar’a karşı yaptığı bir savaşta ölür Seyit Battal on üç yaşına geldiğinde bütün İslam bilimlerini öğrenmiştir Kılıç kullanmakta ve ata binmekte üstüne yoktur Babasının intikamını almak üzere yola çıkar ve yirmi dört saat içinde düşman ordusunun kumandanını, kardeşini ve belli başlı on dört kumandanı daha öldürür Hint’ten, Mağrib’e, zaferden zafere koşar ve yedi deniz ötesine kadar adı korku saçar

Tanrı ona aynı zamanda doğa üstü güçler vermişti Öyle bir sesi vardı ki, savaş meydanında bir kükredi mi yetmiş iki bin kâfir darmadağın olurdu

Bir rivayete göre bir Rum Kalesi ‘nin kumandanının kızı, Seyit Battal’a aşıktır Bu kalenin kuşatılması sırasında bir gün Battal kırda uyurken, kumandanın kızı kaleden bakar ve babasına imparator tarafından gönderilen yardımı görür Seyit Battal’ı uyandırmak üzere kâğıda birkaç satır yazar, bir taşa sarıp atar Bu küçücük taş, kahramanın tam kalbine rastlar ve onu hemen öldürür Bu kazada Allah’ın iradesi kendini göstermiştir Yoksa bu kadar olağanüstü güçleri olan bir kahramanın, hiçbir düşman tarafından yenilmesi mümkün değildir

Antik Çağ’da Nakoleia adıyla anılan Seyitgazi, o dönemde önemli bir kent durumundadır Ancak Hristiyanlık Çağı’nda, kent eski gücünü yitirir ve Synnada Metropollüğü’ne bağlanır 198 yılında ise tekrar “Metropollüğe” yükselir 9 yy/dan sonra artık Nepoleia adına rastlanmaz Bu arada Bizans eyaletlerine yayılan Selçuklular, 1074 yılında Frigya sınırına kadar gelirler Daha sonra arka arkaya gelen akınlar nedeniyle Napoleia önemini kaybeder Haçlıların 1079’da Napoliea üstünden, Anadolu’nun içlerine kadar girdikleri rivayet edilir

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir